Joe Biden'ın yarım yüzyıldır tanıdığı İsrail artık yok. Yeni siyasi gerçeklerle başa çıkabilecek mi?
Pazartesi günü İsrail ve Hamas arasında 4. rehine değişimi gerçekleşti ve çatışmalara verilen ara iki gün daha uzatıldı.
Rehinelerin serbest bırakılmasını "bir sürecin başlangıcı" diye niteleyen ABD Başkanı Joe Biden, pazar günü gazetecilere yaptığı açıklamada daha fazla rehinenin serbest bırakılması ve Gazze'ye daha fazla insani yardım gönderilmesi için "bu anlaşmanın uzatılabilecek şekilde yapılandırıldığını" söyledi. Özellikle de 4 yaşındaki Amerikan yurttaşı Abigail Idan'ın serbest bırakılmasını "Tanrı'ya şükür evinde" diyerek kutladı.
Meslektaşım Andrew Feinberg geçen hafta, Biden ve yardımcılarından oluşan "gizli ekibinin" 7 Ekim katliamından sonra Tel Aviv'e yaptığı ziyaretten itibaren duraklama ve rehine değişimi için nasıl zemin hazırladığını ve Başkan'ın bazen "neredeyse saat saat bu süreçle doğrudan ve kişisel olarak ilgilendiğini" bildirmişti.
Biden'ın dengeleme hareketinin parametreleri, Washington'ın diplomasideki en deneyimli isimlerinden biri olan Başkan'ın, İsrail'i kamuoyu önünde desteklerken özelde baskı yapma şeklindeki uzun zamandır devam eden uygulamayı sürdürmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak bu tür bir siyasetin İsrail'in yeni siyasi gerçeklerine ya da hem Demokrat Parti içinde hem de genel olarak iç siyasette İsrail'e yönelik kamuoyu görüşlerindeki değişimlere uyup uymayacağı belirsiz.
Biden, (önce Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığı yapan bir senatör, ardından Barack Obama'nın en güvendiği diplomatik elçisi olan bir başkan yardımcısı ve şimdi de başkan olarak) siyasette geçirdiği 50 yıl boyunca bu diplomatik tiyatroya tanıklık etti ve onun içinde yer aldı. Nitekim senatörlüğünün ilk yılı, İsrail'in Arap komşularının Yom Kippur Savaşı'nda saldırıya geçmesiyle İsrail'in sürpriz bir saldırıyla karşı karşıya kaldığı son zamana denk geldi.
Benzer şekilde eski başkan Jimmy Carter, Mısır'la İsrail arasında barışa aracılık ederken, eski başkan Ronald Reagan, Lübnan'daki savaş sırasında İsrail'e baskı yapmış ve İsrail'in eylemleri hakkında "Bu bir soykırımdır" diyecek kadar ileri gitmişti. Buna karşılık, ABD'nin eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi George H.W. Bush, yerleşimler konusunda İsrail'le çatışmıştı. Öte yandan Bill Clinton, İsrail Başbakanı İzak Rabin ve Filistin lideri Yaser Arafat'ın imzaladığı Oslo Anlaşmaları'na aracılık etmiş fakat başkanlığı sona ermeden önce bir barış anlaşmasının imzalanmasını sağlayamamıştı.
Ancak bu dinamik artık mevcut değil. Öncelikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu selefleri kadar yumuşak başlı olmadığını gösterdi. Netanyahu gençliğinin büyük bir kısmını Amerika'da geçirdi, Pensilvanya'da büyüdü ve İngilizceyi hâlâ belirgin bir Philadelphia aksanıyla konuşuyor.
Geçmişte Amerikan yurttaşlığına da sahip olan Netanyahu, 2001'de ilk başbakanlık döneminin sona ermesinin ardından bir videoda "Amerika çok kolay ve doğru yönde hareket ettirebileceğiniz bir şey. Yollarına çıkmazlar" demişti (Clinton ise Netanyahu'nun barış sürecini "öldürdüğünü" söylemişti).
Saldırıdan önce bile İsrail'de muazzam oranda beğenilmeyen Netanyahu'nun 7 Ekim katliamından bu yana ilk yüz yüze röportajını bir Amerikan yayın organı olan ABC News'le yapmayı tercih etmesi şaşırtıcı değil. Netanyahu'nun meydan okuması, özellikle de siyasi kariyerinin sonuna yaklaşıyor olabileceğini hissetmesi, Birleşik Devletler'in müzakerelerde çok daha az kozu olduğu anlamına geliyor. Eric Garcia | IndepedentTürkçe
UFUKTA YENİ BİR ULUSLARARASI DÜZEN YOK* Muhammed KAVAS** Batılı ülkelerin yanlış politikalarından zarar gören ve hoşnutsuz olan ülkeler, suyu Rusya’nın değirmenine taşıma ve Rusya’nın arzu yelkenlerini havayla doldurma niyetinde...
ABD'nin müstakbel başkanı Donald Trump, damadı Jared Kushner'i üst düzey danışmanlık görevine atadı. Trump'ın kızı Ivanka'nın eşi olan Kushner, Ortadoğu ve ticaret politikaları alanında danışmanlık yapacak....
► Besa Time, Özgür Basının, Farklı Düşüncenin ve Basının Etik ve İlkelerine Saygılı internet Portalı’dır. Strateji, Ekonomi, Sosyal, Siyasal, Diplomatik, Kültürel, Sanat, Sportif ve İnsanı İlgilendiren her Alanda; Doğru, Gerçek Ve Tarafsız Haberi, Bilgiyi, Analizi, Araştırmayı ve Raporu İlgilenenlere Doğrudan İletmek Amacındadır.
► Enformasyon ve basın alanında Türkçe, Arnavutça ve İngilizce dillerinde faaliyet gösteren BesaTime bağımsızdır, hiçbir örgüt, parti ya da siyasi hareket ile bağlantısı yoktur, finansını yalnız kurucuları tarafından sağlar. Besa Strategy Düşünce Kuruluşu’nun devamıdır. Genelinde Dünya, Avrupa Birliği ve Balkanlar kapsamında faaliyet göstermektedir. Özelinde ise bölgedeki Arnavutları ile Türkiye’yi ilgilendiren konularda yoğunluk gösterir. BesaTime aynı zamanda Türkiye Arnavut Diaspora ve Lobisi’nin yayın yaptığı portaldır.
►Besa Time, merkezi İzmir, Türkiye'de bulunan bir Arnavut haber, analiz ve stratejik düşünce ağıdır. BesaTime 28 Kasım 2002'de faaliyete geçmiş olup dünya haberlerini objektif bir bakış açısıyla ele almaktadır. Portal'da yayımlanan her yazı, düşüncelerimizle uyumlu olmayabilir, bu nedenden dolayı portalda yayımlanan yazılar için sorumluluk sadece yazara aittir.
► Genel Yayın Yönetmeni: Dr. Sokol Brahaj
Tasarım: CAN ARNAVUT - İletişim: canarnavut@yandex.com